Pop-Up Interview with Mehmet Aksoy I Türkiye'de Sanat

Pop-Up Interview with Mehmet Aksoy I Türkiye'de Sanat

Pop-Up Söyleşi dizileri ''Türkiye'de Sanat'' başlığıyla devam ediyor. Herhangi bir siyasi görüşü ve kimliği yermek ya da yükseltmek değil özgür bir şekilde sanatı konuşmak amacıyla bu coğrafyada üretilen sanatı, sanatçının bu konudaki fikirlerini ve gelecek nesile önerilerini paylaşmak üzere bu röportaj serisi üzerine çalıştım ve farklı kuşak ve disiplinden gelen çok değerli 15 sanatçı ile görüştüm.

 

Röportaj: Hazal Gençay Sungur

 

 

POP UP INTERVIEW WITH MEHMET AKSOY        
Türkiye’de Sanat

 

Mehmet Aksoy
Sanatçı

 


Mehmet Aksoy, İnsanlık Anıtı, 2009, Mermer, 30metre

 

Türkiye coğrafyasında üretilen sanatın temelleri nedir, bu temeller sanatınıza nasıl yansıyor ve Türkiye sanatının özgün olması ve geleceğe taşınması için sanatçıların hangi biçim ve değerler üzerine çalışması gerekir?

 

Şu anda Türk sanatı diye birşey olmadığından temellerinden bahsedemeyiz. Türkiye'de son yirmi sene içinde yetmişten fazla Güzel Sanatlar Fakültesi açıldı; bu okulların hiçbirinde Türk sanatı söyle olmalı, şu içerikte çıkmalı, felsefesi böyle olmalı gibi bir düşünce üretilmiyor. Böyle bir endişe ve çaba da yok. Cumhuriyetin ilk yıllarında, 1923-1940 yılları arasında, Atatürk'ün yönlendirmesi ve inisiyatifi ile değerlerimize, coğrafyamıza, sosyal yaşam ve kültürümüze dönük, bize has bir sanat anlayışı için çabalar gösterildi.  Sanatçılar Anadolu'ya gönderildi, araştırmalar yapıldı; günlük yaşam, gelenekler ve iş hayatı konularında veriler, özellikle müzik ve resim alanlarında, kayda geçti. Bu alanlarda sanat eserleri üretildi. Ama 1940’lı yıllardan sonra etkisi giderek azalan ve sönen bir ateş durumunda kaldı, bitti. Birkaç duyarlı ve bilinçli sanatçı dışında, kendi memleket insanını, hayatını, üzüntülerini, sevinçlerini, büyük sosyal olayları sanatında kayda geçiren sanatçılar çıkmadı.  Geriye dönüp baktığımızda birçok önemli sosyal olay sanat hafızamızda yok, kaydedilmemiş, hiç yaşanmamış gibi. İşte bu, özellikle de günümüzde çağdaş, emperyal sanat ve moda yönlendirmeleri kendi anlayışları dışında her tür sanatı, sanat anlayışını ve sanatçıyı yok saymaları, ele geçirdikleri sanat arenasında istedikleri kişiyi anında akıl almaz finansal desteklerle yukarıya çekmeleri, balon gibi uçurmaları, sanatın dünyada ve doğal olarak ülkemizde içinin boşaltılmasına ve insanın sanattan kovulmasına sebep oldu. Ayaklar baş başlar ayak oldu. Sanatta artık el becerisi, ustalık ve yetenek önemli değil; herkes sanat yapabilir, düşünmen yeterli. Sanat üretiminde o yaratıcı, incelikli, hassas süreçler, form, renk, birikmiş kültür yok sayılıyor.  Eklektik bir birleştirme, yamalı bohça performansları, estetik, plastik, mekansal hiçbir endişe duymadan bir fikri sergiliyorlar, o da sanat oluyor. Yeterki şaşırtıcı, sansasyonel olsun insanı aha oha dedirtsin, insana dair birşey söylemesin bir karşı duruş göstermesin, olayları sanatsal kayda geçirmesin makbulumuzdur. Ama yapılacak şey tam da budur yani sanatın temel içeriğine dönmek, yani hayatı içerik olarak ele almak, ona uygun zaman ve mekan çevriminde formlar yaratmak. İnsanı kızgınlıkları, sevinçleri üzüntüleri, tepkileri, davranış biçimleri ile sanatın içine çekmek.  Tabii ki bütün bunları sanatçı "ben"i üstünden, başkalarına öykünmeden, kendi sanatçı kişiliği üstünden yorumlamalı. Kendine ait metaforlar ve onu sarmayalan formlarla anlamlandıracak sanatsal bilgi aktarmalı, olayların şahidi, gören gözü, duyan kulağı olmalı.  Sanatçılarımız bunu yaparsa işte o zaman Türkiye sanatı diye birşey olur. Ancak dünyanın bu coğrafyasından evrensele böyle giriş yapabilir, dünya sanat hafızasında bir Türkiye kaydı oluşturabiliriz.

 

 

 

Etiketler: Magnet, Mehmet Aksoy, Pop-Up Interview, Türkiye'de Sanat
Aralık 01, 2020
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR