Pop-Up Interview with Derya Yücel I Base İstanbul

Pop-Up Interview with Derya Yücel I Base İstanbul

Türkiye’nin yeni sanatçı platformu BASE Istanbul, yeni nesil sanatçı adaylarını sanat profesyonelleri ve sanatseverlerle bu yıl ikinci kez buluşturdu. BASE, Türkiye'deki tüm Güzel Sanatlar Fakültelerinden yeni mezun olmuş sanatçı adaylarına büyük bir mezuniyet sergisi olma niteliği taşıyan bir platform. BASE’in kurucularından Ali Kerem Bilge, küratörü Derya Yücel ve seçici kurulunda yer alan Ferhat Özgür, İnci Aksoy ve Başak Doğa Temur’la yaptığımız söyleşilerde Türkiye’nin sanat geleceğine dair ipuçlarını bulabilirsiniz.

Röportaj Hazal Gençay Sungur

 

POP UP INTERVIEW WITH DERYA YÜCEL              
BASE Istanbul 2018

 

Derya Yücel       
Küratör

 

1- Base'in hem küratörlüğünü üstleniyorsunuz hem de seçici kurulunda yer alıyorsunuz ve Türkiye'nin en batısından doğusuna Güzel Sanatlar Fakültelerinden yeni mezun olmuş sanatçı adaylarının işlerini görme fırsatınız oldu. Genel bir değerlendirme yaparsak Türkiye'yi sanat alanında nasıl bir gelecek bekliyor?             
Bizim gibi coğrafyalarda sanatçıların, üretimlerinde içerik konusunda hiçbir kaygısı olmuyor çünkü hem toplumsal gerçeklikler hem de sanatsal endişeler ağırlıklı olarak yaratıcı alana akıyor. Güzel Sanatlar Fakültelerinden her yıl mezun olan yüzlerce sanatçı adayı var ve her kentte eşit koşullarda eğitim almıyorlar. Base, bu fakültelerdeki niteliği gözler önüne seren bir çıktı sağlıyor ve ayrıca hem sanatın kendisiyle hem de estetikle ilgili problematiklerin yanı sıra toplumsal, politik, sosyal ve dünyanın gündemindeki meselelerle mi ilgileniyor bu sanatçılar bir perspektif sunuyor bize. Üretimlerde Türkiye’nin doğusundan batısına çok dramatik bir farkın yansımadığını söyleyebilirim. Sanatın üretim diliyle ifade aracı olarak kullanılması İstanbul’da da Batman’da da aynı, herkes birbiriyle iletişim halinde ve yerel olmaktan çok ortak kaygılar hep dünyayla ilgili olmaya başladı.

 

2- Bu yılki Base için nasıl bir kavramsal çerçevede çalışmayı tercih ettiniz?          
Genel olarak büyük bir mezuniyet sergisi olarak düşünebiliriz Base’i ve burada küratöryel dokunuşu üretimler arasındaki bağ, ilişki ve zıtlıkları ortaya çıkartabilecek şekilde yapmak istedim ve mekanın fiziksel koşullarını da düşünerek sergiyi yerleştirdim. İşlerdeki kesişme ve farklılıklara bakarak onları üç temaya ayırdım ve bu temaları birer soru formunda ortaya koymak istedim. Bizim dünyayla, varlığımızla ve içinde bulunduğumuz coğrafyayla olan ilişkimiz bu sorular üzerinden olgunlaşıyor aslında hep ve varlık bilincimizden sanatın problematiklerine kadar uzanıyor. Bu nedenle üç temel soru üzerinden gittim ve onları üç kata ayırdım. Düşlerim gerçek mi? Bir evim var mı? Bu ben olabilir mi? ''Düşlerim gerçek mi''de daha çok sembolik soyutlama yapan ve gerçeklik kurgusunun bozumuna yönelik çalışmaları bir araya getirdim. ''Bir evim var mı''da yuva, köken, kent, doğa, göç, mültecilik konularını bir araya getirdim. Üçüncü kattaki ''Bu ben olabilir mi''de de daha çok beden, kimlik, ben ve öteki kavramları üzerinden problematiklere sahip ve onun üzerine üretilmiş yapıtları bir araya getirdiğim bir başlık oldu.

 

3- Seçim aşamasında adayları değerlendirirken göz önünde bulundurduğunuz kriterler neler oldu?
Seçici kurulda galerici, müzeci, sanatçı ve koleksiyonerler gibi birçok alandan farklı sanat aktörleri var. Benim bakış açım 15 yıldır yaptığım iş üzerinden ilerledi. Bir küratör olarak bugünün problematikleriyle sanatçı adayının hangi noktalarda güncel meselelere temas edip etmediği, hem küresel hem de lokal anlamda bunu ne kadar olgunlaştırabildiği, anlatım dilinde yalnızca içerik olarak değil aynı zamanda formdaki yetkinliğini de tartmaya çalışarak tekniği nasıl kullandığını kendi perspektifim çerçevesinde değerlendirdim.             
 

4- İçinde olduğumuz ekonomik durum sebebiyle genç sanatçıların üretim yapması oldukça zorlaştı. Üretimi desteklemek için kamu ve özel sektöre önerileriniz neler?          
Ekonomi, yönetim ve parayla sanatın yan yana gelme konusunu bu alanda çalışan birçok sanat emekçisi olumsuzluyor olabilir ama şu da bir gerçek ki siz yeterli ve sistematik bir altyapı oluşturmadığınız sürece bu yaratıcı alan evrene karışıp gidecek ve yok olup gidecek. Bunun güvenliğini oluşturabilmek, gelecek kuşağa aktarabilmek ve bu kadar emeğin, eğitimin, direncin karşılığını verebilmek için bunun ekonomik altyapısını oluşturmanız gerekiyor. Türkiye’de bu anlamda kaynaklar maalesef çok sınırlı. Biz de aynı şekilde Base’i yaparken bunu çok şiddetli bir şekilde yaşıyoruz çünkü Base kar amacı gütmeyen bir oluşum. Devlet desteği anlamında bir altyapı söz konusu değil. Çok uzun zamandır bir özel sektör desteği var ama hep aynı marka ve isimleri görüyoruz, bunun artması en büyük temennimiz. Bunun dışında bireysel destek ve girişimlerin artası en büyük arzumuz. Saha Derneği ve Spot Projects gibi hem üretime hem prodüksiyona destek veren oluşumların artması hepimiz için çok önemli.

 

Etiketler: Magnet, Derya Yücel, Pop-Up Interview, Base Istanbul
Aralık 01, 2020
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR